25 Aralık 2012 Salı

Suçun Özel Görünüş Biçimleri 3 -İştirak-


Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun, birden çok şahıs tarafından, önceden anlaşarak işbirliği içinde işlenmesi halinde, failler arasında iştirak bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçekten de suçların birden fazla kimse tarafından işlenmesi suretiyle daha kolay işlenebileceği ve daha tehlikeli bir durumun mevcut olacağı düşüncesiyle bir suçun tek kişi tarafından işlenmesine nazaran, iştirak halinde işlenmesi ağırlatıcı sebep olarak düzenlenebilir. Kanunumuz ise sadece bir kaç suç bakımından bunu cezayı artıran bir nitelikli hal olarak öngörmüş (örneğin, TCK 102/3-d, 106/2-c, 149/1-c), ancak genel bir ağırlatıcı neden olarak düzenlememiştir. Yukarıda belirtilen maddelerde suçun “birden fazla kişi tarafından birlikte” işlenmesi bir ağırlaştırıcı neden olarak öngörülmüştür. İştirak müessesesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda madde 37 “faillik”, madde 38 “azmettirme”, madde 39 “yardım etme”, madde 40 “bağlılık kuralı”, madde 41 “iştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme” başlıkları altında düzenlenmiştir.

Öncelikle 37. Maddeye bakacak olursak 37. maddenin 1. fıkrasında “Suçun kanunî tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur. “ denmekte ve burada müşterek faillikten bahsetmektedir. Yani bir fiilin gerçekleştirilmesinde birden çok kişi rol alarak sonuca etki etmektedir. Buna, müşterek faillik adı verilmektedir. 37. maddenin 2. fıkrasında ise “Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır.“ diyerek dolaylık faillik olarak nitelendirilen bir başkasını suçun işlenmesinde kullanma eylemin gösterilmiştir. Dolaylı faillikte suç için kullanılan kişi, kendisinin suçun işlenmesinde kullanıldığını bilmiyor olması gerekir.

38. maddede ise azmettirme yer alıyor. 38. maddenin 1. fıkrasına göre “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.” Diyor. Yani azmettiren, azmettirileni hangi suçu işlemeye azmettirdiyse suçun gerçekleşmesi durumunda azmettiren de o suçun cezasıyla cezalandırılır. 38. maddenin 2. fıkrasında “Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.” Denilerek belirtilen nitelikteki kişilerin azmettirilen olması durumunda azmettiren için cezada ağırlaştırma olacağı hususu düzenlenmiş. 38. Maddenin 3. fıkrasında ise, “Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.” Hükmü düzenlenmiş.

İştirak hallerinin kanuna yansıyan diğer bir biçimi de yardım etmedir. Yardım etme TCK 39. Maddede düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. fıkrasına göre, “suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.” 39. Maddenin 2. Fıkrasında ise hangi hallerin yardım etme sayılacağı belirtilmiş. Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.

İştirak müessesinin önemli konularından biri de iştirakte bağlılık kuralıdır. Bu husus TCK 40. Maddede düzenlenmiştir. İlk fıkraya göre “Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.” Aynı maddenin 2. fıkrası “Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” diyor. Suça iştirakten sorumlu tutulabilmek için ne olması gerektiği ise bu maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiş. Buna göre, “Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir.”
Son olarak iştirak halindeki suçlarda gönüllü vazgeçme hususu düzenlenmiştir. Bu da TCK 41. Maddede düzenlenmiştir. Bahsedilen maddeye göre, “İştirak hâlinde işlenen suçlarda, sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır.” Hangi hallerde gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanacağı ise 41. maddenin 2. fıkrasında yer almıştır. Hükme göre, Suçun;
a) Gönüllü vazgeçenin gösterdiği gayreti dışında başka bir sebeple işlenmemiş olması,
b) Gönüllü vazgeçenin bütün gayretine rağmen işlenmiş olması,
Hâllerinde de gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder