6352 sayılı kanun
birçok kanunun içeriğinde önemli değişiklikler içerirken değişikliğe uğrayan
kanunlardan birisi de Türk Ceza Kanunu idi. 6352 sayılı kanun ile Türk Ceza
Kanunu'nda yapılan bu değişiklikler bazı suçların ceza miktarlarında
değişikliği içermektedir. Şimdi 6352 sayılı kanunun, Türk Ceza Kanunu
içerisinde nasıl değişiklikler yaptığını görelim.
Öncelikle 5237
sayılı TCK'nın 132. maddesinde (Haberleşmenin gizliliğini ihlal) bir değişiklik yapılmış. Maddenin
değişiklikten önceki hali, şöyleydi:
Madde 132 - (1)
Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki
yıla kadar hapis
veya adli para
cezası ile cezalandırılır. Bu
gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle
gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Kişiler
arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle
yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa
eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile
cezalandırılır.
(4) Kişiler
arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması
halinde, ceza yarı oranında artırılır.
Bu hüküm, 6352
sayılı kanunla birlikte değişikliğe uğramıştır.
*İlk fıkrada yer
alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar hapis”ve “bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” ibaresi ise “verilecek ceza bir
kat artırılır” şeklinde değiştirilmiştir.
*İkinci fıkrasında
yer alan “bir yıldan üç yıla kadar hapis” ibaresi “iki yıldan beş yıla kadar
hapis” şeklinde değiştirilmiştir.
*Üçüncü fıkrasında
yer alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi “bir yıldan
üç yıla kadar hapis”şeklinde değiştirilmiş, fıkraya “rızası olmaksızın”
ibaresinden sonra gelmek üzere “hukuka aykırı olarak” ibaresi ile fıkranın
sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın
yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”
*Dördüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
Değişikliğe
uğrayan bir diğer madde de TCK 133'tür (Kişiler arasındaki konuşmaların
dinlenmesi ve kayda alınması). Maddenin değişikliğe uğramadan önceki şekli:
Madde133-(1)
Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin
rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile
kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Katıldığı
aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı
ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezası ile
cezalandırılır.
(3) Yukarıdaki
fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden
yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi
edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar
adli para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın
ve yayın yoluyla yayınlanması
halinde de, aynı
cezaya hükmolunur.
6352 sayılı
kanunla yapılan değişiklikle hükmün içeriği şöyle değiştirilmiştir:
*Birinci
fıkrasında yer alan “iki aydan altı aya kadar hapis” ibaresi “iki yıldan beş
yıla kadar hapis” şeklinde değiştirilmiştir.
*İkinci fıkrasında
yer alan “altı aya kadar hapis” ibaresi “altı aydan iki yıla kadar hapis”
şeklinde değiştirilmiştir.
*Üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(3) Kişiler
arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen
verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis
ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu
verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya
hükmolunur.
Değişikliğe
uğrayan bir diğer madde de TCK 134'tür (Özel hayatın gizliliğini ihlal).
Maddenin değişikliğe uğramadan önceki şekli:
Madde 134 - (1)
Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla
kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya
seslerin kaydaalınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, cezanın alt sınırı bir
yıldan az olamaz.
(2) Kişilerin özel
hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin
basın ve yayın yoluyla
işlenmesi halinde, ceza
yarı oranında artırılır.
Bu hüküm
içeriğinde şu değişiklikler yapılmıştır:
*Birinci
fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi
“bir yıldan üç yıla kadar hapis”ve “cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz”
ibaresi ise “verilecek ceza bir kat artırılır” şeklinde değiştirilmiştir.
*İkinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) Kişilerin özel
hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki
yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin
basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
TCK 142 maddesinin
(Nitelikli Hırsızlık) birinci fıkrasının (f) bendi yürürlükten kaldırılmış,
üçüncüfıkrasında yer alan “ikinci fıkraya göre cezaya” ibaresi “beş yıldan
oniki yıla kadar hapis cezasına”, “onbeş yıla kadar hapis” ibaresi ise “ceza
yarı oranında artırılır” şeklinde değiştirilmiştir. Kaldırılmadan önceki
halleri şöyleydi:
142/1/f) Elektrik
enerjisi hakkında.
142/3 Suçun, sıvı
veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya
depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, ikinci fıkraya göre cezaya
hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde,
onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
TCK 163. maddeye
(Karşılıksız yararlanma) aşağıdaki fıkra, 3. fıkra olarak eklenmiştir.
(3) Abonelik
esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın
sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek
şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.
TCK 168. maddenin
(etkin pişmanlık) birinci fıkrasında yer alan “ve karşılıksız yararlanma”ibaresi
madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra 5. fıkra olarak
eklenmiştir.
(5) Karşılıksız
yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek
mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan
önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm
verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte
birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla
yararlanamaz.
TCK 220. maddenin
(Suç işlemek amacıyla örgüt kurma) altıncı ve yedinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
(6) Örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak
suçundan da cezalandırılır.Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza
yarısına kadar indirilebilir.
(7) Örgüt içindeki
hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım
eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı
verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar
indirilebilir.
Değişiklikten önce
hüküm şu haldeydi:
(6) Örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen
kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır.
(7) Örgüt içindeki
hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım
eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.
TCK 250. maddenin
(İrtikap) birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
(1) Görevinin
sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar
sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu
görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu
görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin
gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini
mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin
etmişolması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.
(4) İrtikap edilen
menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak,
yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”
Değişimden önceki
1. fıkra: (1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine
veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir
kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş
yıldan on yıla
kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
TCK 252. madde
(Rüşvet) aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 252 – (1)
Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya
aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye
menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2) Görevinin
ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar
vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu
görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(3) Rüşvet
konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(4) Kamu
görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul
edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya
vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi
hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek
ceza yarı oranında indirilir.
(5) Rüşvet teklif
veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya
rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatını
taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
(6) Rüşvet
ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi veya tüzel
kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp
taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır.
(7) Rüşvet alan
veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi
yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde,
verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
a) Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları,
b) Kamu kurum veya
kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
iştirakiyle kurulmuşşirketler,
c) Kamu kurum veya
kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde
faaliyet icra eden vakıflar,
d) Kamu yararına
çalışan dernekler,
f) Halka açık
anonim şirketler, adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp
taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması
veya yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin,
teklif veya vaat edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi;
bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin
edilmesi halinde de uygulanır.
a) Yabancı bir
devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine,
b) Uluslararası
veya uluslarüstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan
hâkimlere, jüriüyelerine veya diğer görevlilere,
c) Uluslararası
veya uluslarüstü parlamento üyelerine,
d) Kamu kurumu ya
da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir
faaliyet yürüten kişilere,
e) Bir hukuki
uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde
görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere,
f) Uluslararası
bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslarüstü örgütlerin
görevlilerine veya temsilcilerine,
görevlerinin
ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari
işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut
muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif
veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de
uygulanır.
(10) Dokuzuncu
fıkra kapsamına giren rüşvet suçunun yurt dışında yabancı tarafından işlenmekle
birlikte;
b) Türkiye’deki
bir kamu kurumunun,
c) Türk
kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin,
d) Türk
vatandaşının, tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili
bir işlemin yapılması veya yapılmaması için işlenmesi halinde, rüşvet veren,
teklif veya vaat eden; rüşvet alan, talep eden, teklif veya vaadini kabul eden;
bunlara aracılık eden; rüşvet ilişkisi dolayısıyla kendisine menfaat temin
edilen kişiler hakkında, Türkiye’de bulundukları takdirde, resen soruşturma ve
kovuşturma yapılır.”
Rüşvet hükmü
değiştirilmeden önce şu şekildeydi:
Madde 252 - (1)
Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu
görevlisi gibi
cezalandırılır. Rüşvet konusunda
anlaşmaya varılması halinde,
suç tamamlanmış gibi
cezaya hükmolunur.
(2) Rüşvet alan
veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi,
noter veya yeminli mali müşavir olması
halinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(3) Rüşvet, bir
kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya
yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.
(4) Birinci fıkra
hükmü, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya
kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden
vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, kooperatifler ya da halka açık
anonim şirketlerle hukuki ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukuki ilişkinin
devamı sürecinde, bu
tüzel kişiler adına
hareket eden kişilere
görevinin gereklerine aykırı olarak yarar sağlanması halinde de
uygulanır. (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 08.07.2005 RG NO: 25869 KANUN NO: 5377/28)
(5) Yabancı bir
ülkede seçilmiş veya atanmış olan, yasama veya idari veya adli bir görevi
yürüten kamu kurum veya kuruluşlarının, yapılanma şekli ve görev alanı ne
olursa olsun, devletler, hükümetler veya diğer uluslararası kamusal örgütler
tarafından kurulan uluslararası örgütlerin görevlilerine veya aynı ülkede
uluslararası nitelikte görevleri yerine getirenlere,uluslararası ticari
işlemler nedeniyle, bir işin yapılması veya yapılmaması veya haksız bir yararın
elde edilmesi veya muhafazası amacıyla, doğrudan veya dolaylı olarak yarar
teklif veya vaat edilmesi veya verilmesi de rüşvet sayılır.
TCK 254. maddenin
(Etkin pişmanlık) birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
1) Rüşvet alan
kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi
soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet
suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan
kamu görevlisinin durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce durumu yetkili
makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya
hükmolunmaz.
(2) Rüşvet veren
veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, durum resmi
makamlarca öğrenilmedenönce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları
haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.
(3) Rüşvet suçuna
iştirak eden diğer kişilerin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce,
pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında
bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
Etkin pişmanlık
hükmü değişmeden önce şu haldeydi:
Madde 254 - (1)
Rüşvet alan kişinin, soruşturma başlamadan önce, rüşvet konusu şeyi
soruşturmaya yetkili makamlara
aynen teslim etmesi
halinde, hakkında rüşvet
suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla
anlaşan kamu görevlisinin soruşturma başlamadan önce durumu yetkili makamlara
haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
(2) Rüşvet veren
veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, soruşturma
başlamadan önce, pişmanlık
duyarak durumdan soruşturma
makamlarını haberdar etmesi halinde, hakkında
rüşvet suçundan dolayı
cezaya hükmolunmaz; verdiği
rüşvet de kamu görevlisinden alınarak kendisine iade
edilir.
(3) Rüşvet
suçuna iştirak eden diğer kişilerin,
soruşturma başlamadan önce,
pişmanlık duyarak durumdan soruşturma
makamlarını haberdar etmesi
halinde, hakkında bu
suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
TCK'nın 255.
(Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama) maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
Madde 255 – (1)
Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin
gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar
vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan
beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında
artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle
menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2) Menfaat temini
konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya
hükmolunur.
(3) Birinci
fıkrada belirtilen amaç doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat
bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat
bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza
yarı oranında indirilir.
(4) Nüfuz ticareti
suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza
ile cezalandırılır.
(5) Nüfuz ticareti
ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya
tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci
fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(6) İşin gördürülmesi
amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler
ayrıca bu suçnedeniyle cezalandırılır.
(7) Bu madde
hükümleri, 252 nci maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan kişiler üzerinde nüfuz
ticareti yapılmasıhalinde de uygulanır. Bu kişiler hakkında, Türkiye’de
bulunmaları halinde, vatandaş veya yabancı olduklarına bakılmaksızın, resen
soruşturma ve kovuşturma yapılır.”
Bu hüküm
değiştirilmeden önce başlığı, Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama idi.
İçeriği de şu şekildeydi:
Madde 255 -
(1) Görevine girmeyen
ve yetkili olmadığı
bir işi yapabileceği
veya yaptırabileceği kanaatini uyandırarak yarar sağlayan kamu
görevlisi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası ile
cezalandırılır.
TCK'nın 277.
maddesi (Yargı görevi yapanı etkileme) başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yargı görevi
yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Madde 277 – (1)
Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, gerçeğin
ortaya çıkmasınıengellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın
taraflarından birinin, şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine
veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya
da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka
aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci
fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri
içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır.”
Bu hüküm
değiştirilmeden önce başlığı, Yargı görevi yapanı etkileme idi. İçeriği ise şu
şekildeydi:
(1) Bir davanın
taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya
katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren
veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı
geçenleri hukuka aykırı
olarak etkilemeye
teşebbüs eden kimseye
iki yıldan dört yıla
kadar hapis cezası
verilir. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza
altı aydan iki yıla kadardır.
TCK'nın 278.
maddesi (Suçu bildirmeme) aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 278 – (1)
İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş
olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün
bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne
göre cezalandırılır.
(3) Mağdurun onbeş
yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da
hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması
halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarıoranında artırılır.
(4) Tanıklıktan
çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme
yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler
saklıdır.
Hükmün değişikliğe
uğramadan önceki şekli şöyleydi:
(1) İşlenmekte
olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş
olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen
mümkünbulunan bir suçu
yetkili makamlara bildirmeyen
kişi, yukarıdaki fıkra
hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Mağdurun onbeş
yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da
hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması
halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır.
5237 sayılı
Kanunun 285 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 285 – (1)
Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar
hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşabilmesi için;
a) Soruşturma
evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama
karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel
hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi,
b) Soruşturma
evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi
gerçeğin ortaya çıkmasınıengellemeye elverişli olması, gerekir.
(2) Soruşturma
evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması
gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini
ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile
cezalandırılır.
(3) Kanuna göre
kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki
açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra
hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına
ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin
gerçekleşmesi aranmaz.
(4) Yukarıdaki
fıkralarda tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı
kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır.
(5) Soruşturma ve
kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde
görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.
(6) Soruşturma ve
kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu
yapılması suçoluşturmaz.
Madde hükmü
değişiklikten önce şu şekildeydi:
Madde 285 - (1)
Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile
cezalandırılır. Ancak, soruşturma
aşamasında alınan ve
kanun hükmü gereğince gizli
tutulması gereken kararların
ve bunların gereği
olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali açısından aleniyetin
gerçekleşmesi aranmaz.
(2) Kanuna göre
kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki
açıklama veya görüntülerin
gizliliğini alenen ihlal
eden kişi, birinci
fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması
için tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık
açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
(3) Bu suçların
basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(4) Soruşturma ve
kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak
şekilde görüntülerinin yayınlanması
halinde, altı aydan
iki yıla kadar
hapis cezasına hükmolunur.
TCK'nın 288.
maddesi (Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs) aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 288 – (1)
Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı
bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda
bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığıhukuka aykırı
olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli
günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
Maddenin
değişiklikten önceki hali:
Madde 288 -
(1) Bir olayla
ilgili olarak başlatılan
soruşturma veya kovuşturma
kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar
savcı, hakim, mahkeme,
bilirkişi veya tanıkları
etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (MÜLGA FIKRA
RGT: 08.07.2005 RG NO: 25869 KANUN NO: 5377/32)
Son olarak 5252
sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7 nci
maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Cumhuriyet savcısı” ibaresi “mülki
amir” şeklinde değiştirilmiştir. Hükmün değiştirilmeden önceki hali:
(4) Bu madde
hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye cumhuriyet savcısı yetkilidir.
Görüldüğü gibi
6352 sayılı kanun birçok kanunda değişiklik yaptığı gibi 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nda da kapsamlı bir değişiklik yapmıştır. Bu değişiklik bazı hükümlerde
ceza miktarlarının değişimi, bazı hükümlerde ise başlık dahil olmak üzere
hükmün tamamının değiştirilme işlemini kapsamaktadır.