6 Temmuz 2013 Cumartesi

4. Yargı Paketi Neler İçeriyor?

Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen 6459 Sayılı İnsan Hakları Ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 11/04/2013 tarihinde kabul edilmiş ve 30/04/2013 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır. Öncelikle bu kanunun hangi kanunlarda değişiklik ihtiva ettiğini inceleyelim. 6459 Sayılı Kanun ile şu kanunlarda değişiklikler yapılmıştır.

*1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu
*2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
*2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
*3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
* 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
*5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
* 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
*5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun

Görüldüğü üzere 6459 Sayılı Kanun 8 kanunun içeriğini değiştirici mahiyette hükümler içermektedir. 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikleri görelim. 1602 Sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında değişiklik yapılmıştır.
"Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." Bu cümle kanunun 46. maddesinin 4. fıkrasına eklenmiştir.

Diğer değişiklik ise,   1602 sayılı Kanun’un 64 üncü maddesinin birinci fıkrasına ı bendi eklenmesi ile maddeye ek fıkranın eklenmesidir.
"ı) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.

Birinci fıkranın (ı) bendi kapsamına giren kararlar hakkında yargılamanın iadesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir."

1602 Sayılı Kanun’da yapılan bir değişiklik de kanuna geçici madde eklenmesidir. 1602 sayılı Kanun’a aşağıdaki geçici 5. maddenin eklenmiştir.

"Geçici Madde 5 - Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 46 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır."

6459 Sayılı Kanun’un değiştirdiği diğer bir kanun ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’dur. Yargılama Usulü Kanunu’nun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir."

2577 Sayılı Kanun’a Geçici Madde 7 de eklenmiştir.
"Geçici Madde 7 - 1. Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır."

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10 uncu maddesine ise sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir."

3713 Sayılı Kanun’un 2 maddesinde değişiklik yapılmıştır. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü fıkrasında yer alan "onbin" ibaresi "beş bin" olarak değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
"Terör örgütlerinin; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

Terörle Mücadele Kanunu’ndaki ikinci değişiklik ise, 7. maddede meydana gelmiştir. 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi."

Ek Fıkra:
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu, işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez."

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ise 6 değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikler, 94,215,220,235 ve 318. maddelerde içerik olarak meydana gelen değişiklikler olup diğer değişiklik ise kanuna geçici madde 1’in eklenmesidir.

İlk değişiklik TCK 94 üzerinde yapılmış ve işkence suçunda zamanaşımını ortadan kaldırıcı niteliktedir. 94. maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez."

5237 sayılı Kanun’un 215 inci maddesinde yer alan "kimse," ibaresinden sonra gelmek üzere "bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde," ibaresi eklenmiştir.

5237 sayılı Kanun’un 220 nci maddesinin altıncı fıkrasına "Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır." cümlesi eklenmiş ve sekizinci fıkrasında yer alan "veya amacının" ibaresi "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde" şeklinde değiştirilmiştir.

5237 sayılı Kanun’un 235 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(1) Kamu Kurumu veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

"(3) İhaleye fesat karıştırma suçunun;
a) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi hâlinde temel cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz. Ancak, kasten yaralama veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunur.
b) İşlenmesi sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemiş ise, bu fıkranın (a) bendinde belirtilen hâller hariç olmak üzere, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."

5237 sayılı Kanun’un 318 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(1) Askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik veya telkinde bulunanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir."

5237 Sayılı Kanun’a Geçici Madde 1 eklenmiştir.
"Geçici Madde 1 - (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 235 inci maddesinde yapılan değişiklik sebebiyle görülmekte olan davalarda görevsizlik kararı verilemez."

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ise 7 değişiklik meydana gelmiştir. Bu değişiklikler, 105,108,141,144,172,270. maddelerde içerik olarak değişikliğin yapılması ve kanuna geçici madde 2’nin eklenmesi şeklinde olmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 105 inci maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz."

5271 sayılı Kanun’un 108 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere ", şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle" ibaresi eklenmiştir.

5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,"

5271 sayılı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(3) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır."

5271 sayılı Kanun’un 270 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir."

5271 sayılı Kanun’a Geçici Madde 2 eklenmiştir.
"Geçici Madde 2 - (1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler."

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ise  3 maddede değişiklik meydana gelmiştir. Bu maddeler 334,337 ve 339’dur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak" ibaresi "taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması" şeklinde değiştirilmiştir.

6100 sayılı Kanun’un 337 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir."

"(2) Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir."

6100 sayılı Kanun’un 339 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2) Adli yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebilir."

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a Geçici Madde 5’in eklenmesi 6459 Sayılı Kanun’un öngördüğü son değişikliktir.

"Geçici Madde 5 - 7 Kasım 1982 tarihinden önce işlemiş olduğu bir suç dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olan kişi hakkında, mahkûm olduğu cezanın infazı sürecinde koşullu salıverildikten sonra deneme süresi içinde işlediği yeni bir suç sebebiyle koşullu salıverilme kararı geri alınmaz."

11 Şubat 2013 Pazartesi

6411 Sayılı Kanun


Geçtiğimiz günlerde 24 Ocak 2013 kabul tarihli bir kanun yayınlandı. Bu kanun, medyada da görüldüğü gibi belirli şartlar altında birçok kişiye tahliye imkanı sunmaktaydı. Bu kanun 6411 Sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” idi. Bu kanunla 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Bu iki kanunun hangi hükümlerinde değişiklik yapıldığını görelim.
*CMK 202/3 hükmünde değişiklik yapılmıştır. CMK 202 hükmüne, 4. ve 5. fıkralar eklenmiştir.
*CMK ‘ya, Geçici Madde 1 eklenmiştir.
*5275 Sayılı Kanun’un 16/3 hükmünde değişiklik yapılmıştır. 5275 SK 16. maddeye 4. ve 5. fıkralar eklenmiştir.
*5275 Sayılı Kanun’un 17. maddesinde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 19/2 hükmü değiştirilmiş ve maddeye 3. fıkra eklenmiştir.
*5275 Sayılı Kanun’un 51. maddesinde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 54. maddesinde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 58. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 83/1 hükmünde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 94/2 hükmünde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 95/1 hükmünde değişiklik yapılmıştır.
*5275 Sayılı Kanun’un 116/4 hükmü değiştirilmiştir ve maddeye 5. fıkra eklenmiştir.
*5275 Sayılı Kanun’a Geçici Madde 4 eklenmiştir.

Yapılan değişiklikleri gördükten sonra, madde içeriklerinde ne gibi değişikliklerin yapıldığını görmek adına yapılan değişiklikleri açıklamak gerekecektir. Sırasıyla açıklamak gerekirse 6411 Sayılı Kanun’un 1. maddesinin yaptığı değişiklikten başlamakta yarar vardır. 6411 SK 1. madde hükmü CMK 202. maddenin içeriğinde bir değişiklik meydana getirmiştir. 202 maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “Bu madde hükümleri,” ibaresi “Birinci ve ikinci fıkra hükümleri,” şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca maddeye 4. ve 5. fıkralar eklenmiştir ki eklenen fıkralar şu şekildedir: “(4) Ayrıca sanık;
a) İddianamenin okunması,
b) Esas hakkındaki mütalaanın verilmesi,
üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilir. Bu durumda tercüme hizmetleri, beşinci fıkra uyarınca oluşturulan listeden, sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilir. Bu tercümanın giderleri Devlet Hazinesince karşılanmaz. Bu imkân, yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılamaz.
(5) Tercümanlar, il adlî yargı adalet komisyonlarınca her yıl düzenlenen listede yer alan kişiler arasından seçilirler. Cumhuriyet savcıları ve hâkimler yalnız bulundukları il bakımından oluşturulmuş listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş listelerden de tercüman seçebilirler. Bu listelerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”

6411 Sayılı Kanun’un sırasından devam ettiğimizde anılan kanunun 2. maddesinde yine Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bir değişiklik yapıldığını görüyoruz. Değişiklik kanuna Geçici Madde 1’in eklenmesiyle yapılmıştır. Geçici Madde 1 şu şekildedir: “GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun 202 nci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen yönetmelik, Adalet Bakanlığınca bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır. Bu yönetmelik uyarınca tercüman listeleri oluşturuluncaya kadar bu Kanunun 202 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen tercüme hizmetleri sanığın kendisi tarafından getirilen tercüman tarafından yerine getirilir.”

6411 Sayılı Kanun’un 3. maddesinde yapılan değişiklik ise şu şekildedir: 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üçer aylık” ibaresi “birer yıllık” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(5) Kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe kalanlardan koşullu salıverilmesine altı yıldan fazla süre kalanlar ile eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin cezasının dördüncü fıkrada öngörülen kısmı, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz olunur.
(6) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.”

6411 Sayılı Kanunda yapılan değişikler çoğunlukla 5275 Sayılı Kanun içeriğinde olduğundan sıradaki değişik de 5275 Sayılı Kanun’un içeriğiyle alakalıdır. 6411 Sayılı Kanun’un 4. maddesi  5275 Sayılı Kanun’un 17. maddesini değiştirmiştir. 17. madde bu değişiklikten sonra şu hali almıştır: “MADDE 17- (1) Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı, çağrı üzerine gelen hükümlünün istemi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığınca ertelenebilir.
(2) Erteleme, her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki kez uygulanabilir.
(3) Erteleme süresi içinde, hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması hâlinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhal infaz olunur.
(4) Birinci fıkrada belirtilen hapis cezalarının infazına başlanmış olsa bile, hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi, ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkânsız hâle gelmesi veya hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi hâllerde, Cumhuriyet Başsavcılığınca altı ayı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilir. Ancak bu ara verme iki defadan fazla olamaz.
(5) Erteleme isteminin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir.
(6) Bu madde hükümleri;
a) Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
b) Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler,
c) Disiplin veya tazyik hapsine mahkûm olanlar,
hakkında uygulanmaz.”

6411 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen hükümle 5275 Sayılı Kanun’un 19. maddesinin 2. fıkrası şu şekilde değiştirilmiştir ve maddeye 3. fıkra eklenmiştir. “(2) Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıldan fazla hapis cezasının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılır.”
“(3) Adlî para cezasından çevrilen hapsin infazında hükümlüye öncelikle çağrı kâğıdı gönderilir.”

Yapılan bir diğer değişiklik 6411 Sayılı Kanun’un 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümle 5275 Sayılı Kanun’un 51. maddesi değiştirilmiştir. “MADDE 51- (1) Hükümlüler, kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine etkin katılımları, kurum düzenine karşı tutumları ve kendilerine verilen işlerdeki gayretleri dikkate alınarak teşvik esaslı ödüllerden yararlandırılabilirler.
(2) Bu madde hükümleri, çocuk hükümlüler için de geçerlidir.
(3) Hükümlülere verilebilecek ödüller şunlardır:
a) Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan evli hükümlüler, en geç üç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar eşleri ile kurum veya eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüştürülebilir.
b) Çocuk hükümlülere, en geç iki ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar ana ve babasıyla veya vasisiyle kurum ya da eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilir.
c) Haftalık ziyaret süresi iki saate kadar uzatılabilir.
d) Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yaptırılabilir.
e) Üst üste kullanılmayan en fazla üç haftalık ziyaret süresi toplu olarak kullandırılabilir.
f) Haftalık telefonla görüşme süresi veya sayısı iki katına kadar artırılabilir.
g) Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden öncelikli veya daha uzun süreli yararlanmaları sağlanabilir.
h) Haftalık harcama miktarı yarı oranında artırılabilir.
ı) Tek kişilik odalarda televizyon bulundurma imkânı verilebilir.
j) Hediye verilebilir.
k) Takdir belgesi veya tavsiye mektubu verilebilir.
(4) Ödüllendirme sisteminin usul ve esasları ile bu ödüllerden yararlanmanın kapsam ve şartları, suç türleri dikkate alınarak yönetmelikle belirlenir.”
6411 Sayılı Kanun’un 6. maddesinde düzenlenen ve 5275 Sayılı Kanun’un 51. Maddesini değiştiren bu hüküm kanunun yayımlanmasından iki ay sonra yürürlüğe girecektir. Bunun nedeni 6411 Sayılı Kanun’un 14. maddesinde yapılan düzenlemedir. MADDE 14- Bu Kanunun 6 ncı maddesi yayımı tarihinden iki ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Bir diğer değişiklik 6411 Sayılı Kanun’un 7. maddesinde düzenlenmiş ve 5275 Sayılı Kanun’un 54/1 hükmünü değiştirmiştir. Yapılan bu değişiklikle, 5275 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Çocuk hükümlüler bakımından bu fıkranın (b) bendi uygulanmaz.”

6411 Sayılı Kanun’un 8. maddesinde ise 5275 Sayılı Kanun’un 58/3 ve 58/4 hükmünde değişiklik yapılacağı düzenlenmiştir. Yapılan değişiklik şu şekildedir: 5275 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde, dördüncü fıkrasında yer alan “Nakil” ibaresi “Görevli nezaretinde yapılan nakiller” şeklinde değiştirilmiştir.
“(3) Çocuk eğitimevlerine nakiller kurum görevlisinin nezaretinde yapılır. Açık ceza infaz kurumlarına nakiller ise kurum görevlisi olmaksızın yapılır. Bu hâlde hükümlünün, aynı il sınırları içinde bulunan ceza infaz kurumları arasındaki nakillerde aynı gün içinde; farklı illerde bulunan ceza infaz kurumları arasındaki nakillerde ise kurum amirinin kırksekiz saati geçmeyecek şekilde belirleyeceği süre içinde, nakledildiği açık ceza infaz kurumuna giriş yapması gerekir. Belirlenen sürelerde açık ceza infaz kurumuna giriş yapmayan hükümlüler hakkında 97 nci madde hükümleri uygulanır.”

6411 Sayılı Kanun’un meydana getirdiği değişikliklerden birisi de 5275 Sayılı Kanun’un 83. maddesinde yapılan değişikliktir. Bu değişiklik 6411 Sayılı Kanun’un 9. maddesinde düzenlenmiştir ve şu şekildedir: 5275 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az, üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.”

6411 Sayılı Kanun’un 10. maddesi ile de 5275 Sayılı Kanun’un 94/2 hükmünde değişiklik meydana gelmiştir. Değişiklik şöyledir: 5275 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hükümlünün, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi veya (a) bendinde belirtilen bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalmasına, güvenlik hususu değerlendirilmek ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle, gidilen yerin valisi tarafından karar verilir.”

Yapılan bir değişiklik de 6411 Sayılı Kanun’un 11. maddesinde düzenlenen ve 5275 Sayılı Kanun’un 95/1 hükmünde değişiklik yapılmasını öngören düzenlemedir. Değişiklik şöyledir: 5275 sayılı Kanunun 95 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yılda en çok üç kez olmak üzere her defasında” ibaresi “üç ayda bir,” şeklinde değiştirilmiştir.

6411 Sayılı Kanun’un getirdiği bir değişiklik de yine 5275 Sayılı Kanun’da meydana gelmiştir. Bu değişiklik 5275 Sayılı Kanun’un 116*4 hükmünde değişikliği ve maddeye 5. fıkranın eklenmesi şeklindedir. 5275 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İkinci ve üçüncü fıkraya göre izin verilen tutuklunun, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi veya ikinci fıkrada belirtilen bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalmasına, güvenlik hususu değerlendirilmek ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle, gidilen yerin valisi tarafından karar verilir.”
“(5) Dördüncü fıkra ile 94 üncü maddenin ikinci fıkrasının uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Adalet ve İçişleri bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”

Son olarak yine 5275 Sayılı Kanun’da bir değişiklik yapılarak kanuna Geçici Madde 4 eklenmiştir. Geçici Madde 4’ün içeriği şöyledir: “GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmaz.”

4 Şubat 2013 Pazartesi

Ocak Ayında Yürürlüğe Giren İcra İflas Kanunu Hükümleri

Bilindiği üzere 6352 Sayılı Kanun Temmuz 2012’de yürürlüğe girmiş ve birçok kanun hükmünü değiştirmişti. Bu değişen kanunlardan biri de 2004 sayılı İcra İflas Kanunu idi. 6352 Sayılı Kanun’un birçok maddesinde İcra İflas Kanunu’nu değiştiren birçok madde yer alıyordu. Bu değişikliklerden bazıları 6352 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girişiyle beraber geçerlilik kazanmıştır. Değişik bazı hükümlerin ise 6 ay sonrasında yürürlüğe gireceği biliniyordu. Sonradan yürürlüğe girecek hükümler 6352 Sayılı Kanun’un 106. maddesinde belirtilmişti. 106. Maddeye göre “Bu Kanunun;
a) 3 üncü, 4 üncü, 9 uncu, 10 uncu, 17 nci, 21 inci, 23 üncü ila 33 üncü maddeleri ile 36 ncıve 37 nci maddeleri, 18 inci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin yedinci fıkrası, 38 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu ve geçici 11 inci maddeleri ile 105 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi yayımı tarihinden altı ay sonra,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,yürürlüğe girer.  Temmuz ayından bu yana 6 ayın geçmesiyle beraber bu hükümler geçtiğimiz ocak ayında yürürlüğe girdi.

Yeni yürürlüğe giren İcra İflas Kanunu hükümlerinin neler olduğunu ve tam olarak nerede değişiklikler yapıldığını inceleyelim. 6352 Sayılı Kanun’un yeni yürürlüğe giren maddelerinden biri “Elektronik İşlemler” başlığını taşıyan 8/a maddesidir. Maddenin içeriği şöyledir: (6352 SK 3. madde) Madde 8/a – İcra ve iflas dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas iş ve işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılır; her türlü veri, bilgi, belge ve karar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir. Güvenli elektronik imza, kanunlarda güvenli elektronik imza ile yapılamayacağı açıkça belirtilmiş olan işlemler dışında, elle atılan imza yerine kullanılabilir. Güvenli elektronik imzayla oluşturulan belge ve kararlarda, kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesi ve mühürleme işlemini öngören hükümler uygulanmaz.

Zorunlu nedenlerden dolayı fiziki olarak düzenlenen belge veya kararlar, yetkili kişilerce güvenli elektronik imzayla imzalanarak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılır ve gerektiğinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları, gönderen icra ve iflas dairesinde saklanır, ayrıca fiziki olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır.

Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hâllerde, icra müdürü veya görevlendirdiği personel tarafından belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek, imzalanır ve mühürlenir.

Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

Elektronik işlemlerin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.

Yeni yürürlüğe giren bir diğer madde başlığıyla birlikte değiştirilen 9. maddedir.  Maddenin başlığı yenilikten sonra “Paranın ödenmesi ve değerli eşyanın muhafazası” haline gelmiş ve madde de şu hali almıştır: (6352 SK 4. madde) Madde 9 – İcra ve iflas dairelerine yapılacak her türlü nakdî ödeme, Adalet Bakanlığı tarafından uygun görülecek bankalarda icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır. Haciz sırasında, borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılan ödeme nedeniyle tahsil edilen paralar, en geç tahsilatın yapıldığı günü takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar banka hesabına yatırılmak üzere icra veya mahkeme kasalarında muhafaza edilir.

İcra ve iflas dairelerince yapılması gereken her türlü nakdî ödeme, ilgilisinin gösterdiği banka hesabına aktarılmak üzere, icra müdürü tarafından resen bankaya verilecek talimat gereği yapılır. Talimat, paranın icra ve iflas dairesi hesabına yatırılmasını takip eden en geç üç iş günü sonuna kadar verilir.

İcra ve iflas daireleri aldıkları kıymetli evrak ve değerli şeyleri kasalarında, zorunlu hâllerde ise kiralanacak banka kasalarında muhafaza ederler.”

Yeni yürürlüğe giren diğer madde de İcra İflas Kanunu’nun 58. maddesidir. Bu maddenin değişikliği 6352 SK madde 9’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle 2004 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Değişiklikten sonra maddenin ilgili fıkralarının 1. ve 2. bentleri şu hali almıştır: Takip talebi icra dairesine yazılı veya sözlü olarak ya da elektronik ortamda yapılır.
Talepte şunlar gösterilir:
1. Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı; alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri; varsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası; şöhret ve yerleşim yeri; alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye'de göstereceği yerleşim yeri (Yerleşim yeri gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır.);
2.Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri;
Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerleri;

Yeni yürürlüğe giren diğer bir madde İİK 60 hükmüdür. Bu hükmü değiştiren ise 6352 SK madde 10 hükmüdür. Maddeye göre değişiklik şu şekilde gerçekleşmiştir.” 2004 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İcra müdürü takip talebinin bu Kanunda öngörülen şartları içerdiğine karar verirse ödeme emri
düzenler. Talebin kabul edilmemesi halinde verilen karar tutanağa yazılır.”
“1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip
talebine yazılması lazım gelen kayıtları,
2. Borcun ve masrafların yedi gün içinde icra dairesine ait ödeme emrinde yazılı olan banka hesabına ödenmesi, borç, teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını,”

Yeni yürürlüğe giren maddelerden biri de 6352 SK madde 17 ile değiştirilen İİK 88 hükmüdür.  Maddenin yeni ve ocak ayında yürürlüğe giren son hali şöyledir: “Madde 88 – Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetler ile altın, gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder.

Diğer taşınır mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınır. Alacaklı muvafakat ederse, istenildiği zaman verilmek şartıyla, muvakkaten borçlu yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir. Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedildiğinde, üçüncü şahsın kabulü hâlinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır. Mallar satış mahalline getirilmediği takdirde muhafaza altına alınabilir veya yediemin değişikliği yapılabilir.

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası andlaşma hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yabancı devlet başkanı, parlamento başkanı, hükümet başkanı veya hükümet üyelerini taşıyan ulaşım araçları, bu kişiler Türkiye’de bulundukları sürece, muhafaza altına alınamaz ve yediemine bırakılamaz.

İcra dairesi üçüncü bir şahsa rehnedilmiş olan malları da muhafaza altına alabilir. Ticari işletme rehni kapsamındaki taşınırlar ise icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden sonra muhafaza altına alınabilir. Bu mallar paraya çevrilmediği takdirde geri verilir.

Haczedilen mallar, Adalet Bakanlığı tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı yediemin depolarında muhafaza edilir. Yetki verilen gerçek veya tüzel kişiler, bu yetkilerini Adalet Bakanlığının onayıyla alt işleticilere aynı standartları sağlamak koşuluyla devredebilirler. Bu devir, yetki verilen gerçek veya tüzel kişilerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Bu depoların yönetmelikte belirlenen nitelik ve şartlara uygunluğunun saptanması sonucunda işletme belgesi Adalet Bakanlığı tarafından verilir. Haczedilen malların muhafaza işlemleri; lisanslı yediemin depolarının kuruluşuna, bu depolarda bulunması gereken asgari niteliklere, depo için alınacak teminata, mallar için muhtemel rizikolara karşı yapılacak sigortaya; işletici olma niteliklerine, işletici lisansına, Adalet Bakanlığı tarafından bu lisansın verilmesine; Adalet Bakanlığının lisanslı işletmelerle ilgili görev ve yetkilerine; faaliyetin durdurulması ya da iptali gibi idari tedbir ve tasarruflara; bu depoların denetimine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikte düzenlenir. Haczedilen malların muhafazası aşamasındaki ücretler Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenecek tarifeyle belirlenir.

İcra dairesi, depo ve garajlarda ve yediemin olarak kendisine haczedilen malın bırakılmış olduğu üçüncü kişilerde saklanıp da hukuken artık muhafazasına gerek kalmayan malı, vereceği uygun süre içinde geri almasını ilgililere resen bildirir. Verilen süre içinde eşya geri alınmazsa, icra müdürü tetkik merciinin kararı ile taşınır mal satışlarına ilişkin hükümler uyarınca bunları satar. Elde edilen miktardan muhafaza ve satış giderleri ödenir. Artan miktar 9 uncu madde hükmüne göre muhafaza olunur. Bu konuda ortaya çıkan ihtilaflar tetkik mercii tarafından basit yargılama usulüne göre çözülür.

İcra müdürlüklerinin talebi üzerine kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan araçlar, en geç üç iş günü içinde en yakın icra müdürlüğüne teslim edilir. Aracı teslim alan icra müdürlüğü, aracın yakalanmasını isteyen icra müdürlüğüne bildirimde bulunur.”

Sıradaki hüküm 6352 SK madde 21 ile değiştirilen İİK 106/1. madde hükmüdür. Maddenin 1. fıkrası şu hali almıştır: “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir.”

Yeni yürürlüğe giren diğer hüküm 6352 SK 23. madde hükmü ile değiştirilen İİK 112 hükmüdür. Bu değişiklikle İİK 112/1 hükmünde yer alan bir ay ibaresi iki ay şeklinde değiştirilmiştir.

Yeni yürürlüğe giren maddelerden devam ettiğimizde diğer bir hükmün 6352 SK 33. madde ile değiştirilen İİK  168 hükmü olduğunu görüyoruz. Değiştirilen 1. fıkranın 1. ve 2. bendinin son hali şöyledir: “1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar, 2. Borcun ve takip masraflarının on gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka
hesabına ödenmesi ihtarı,”

6352 Sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’nun birçok hükmü revize edilmiştir. Dolayısıyla değişip geçtiğimiz ocak ayında yürürlüğe giren maddelerden devam etmekteyiz. Bir sonraki madde 6352 SK 36. hükmüyle değiştirilen İİK 171/2 hükmünün 1. ve 2. bendidir. Geçtiğimiz ocak ayında yürürlüğe giren bu hükümde meydana gelen değişiklikten sonra hükmün aldığı son hal şu şekildedir:
“1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar,
2. Borcun ve takip masraflarının beş gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka
hesabına ödenmesi ihtarı,”

Yürürlüğe yeni giren diğer madde 6352 SK 37. madde hükmü ile değiştirilen İİK 243/2 hükmüdür. 6352 SK 37. madde hükmü şu şekildedir: “2004 sayılı Kanunun 243 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “116 ve 242 nci maddeler” ibaresi “242 nci madde” şeklinde değiştirilmiştir.”

6352 SK 18. maddede geçtiği üzere ” 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde, yedinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”

Yeni yürürlüğe giren maddelerden devam edecek olursak 6352 Sayılı Kanun’un 38. maddesiyle birlikte gelen, Geçici 9 ve Geçici 11. maddelere bakmak gerekecektir.
Geçici Madde 9- 9 uncu maddenin ikinci fıkrası gereği ödeme yapılabilmesi için ilgilisi tarafından, anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde banka hesap numarasının bildirilmesi gerekir.
Geçici Madde 11- Adalet Bakanlığı, 88 inci maddenin beşinci fıkrası gereğince hukuki ve teknik her türlü altyapıyı anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tamamlar. Lisanslı yediemin depoları faaliyete geçinceye kadar o yerdeki mevcut depo ve garajlarda muhafaza işlemlerine, mevcut yönetmelik ve ücret tarifeleri çerçevesinde devam olunur.
Mevcut depo ve garajlarda muhafaza edilen ancak hukuken muhafazasına gerek kalmayan malların, anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde teslim alınması için icra müdürü tarafından ilgilisine resen bildirim yapılır.
İlgilisine tebligat yapılamazsa veya verilen süre içinde mal geri alınmazsa, üç ay içinde, 88 inci maddenin altıncı fıkrası hükmü uyarınca satış işlemi yapılır.
Ancak, satış yapılamazsa Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilecek icra müdürünün başkanlığında kaymakamlık, belediye, ilgili yer baro başkanlığı ve ticaret odası tarafından bildirilecek birer kişinin katılımıyla oluşturulacak değer tespit komisyonu tarafından tespit edilecek değer üzerinden, yedieminin alacağına mahsup için malın mülkiyeti yediemine devredilebilir; komisyon, ekonomik bir değerinin kalmadığına karar verirse mal bir tutanakla imha edilir.
Satılan veya mülkiyeti devredilen malın bedelinden, muhafaza ve diğer giderler mahsup edildikten sonra varsa artan miktar talep halinde ilgilisine ödenir.”

6352 SK ile sadece birtakım maddelerde düzenlemeler yapılıp, yeni maddeler ihdas edilmemiş, aynı zamanda bazı maddeler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yürürlükten kaldırma işleminin de belirtilen maddeler için 6 ay sonra uygulanacağı 6352 Sayı Kanun’da düzenlenmiştir. Bu husus madde 106’da “105 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi yayımı tarihinden altı ay sonra” denmek suretiyle düzenlenmiştir. 6352 SK 105. maddesinin 1. bendinin ne içerdiğine bakacak olursak; “1) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 12 nci ve 116 ncımaddeleri,” demek suretiyle İcra İflas Kanunu’nun bu maddelerinin yürürlükten kaldırılacağını düzenlemiştir. Bu yürürlükten kalkan İİK 12 ve 116. maddelerin neler olduğunu görelim.  
“İcra dairesine ödeme :
Madde 12 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/8 md.)
İcra dairesi, takibedilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur.
İkinci artırma:
Madde 116 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./29. md.) İkinci artırma, ilk artırmayı izleyen beşinci gün yapılır. Beşinci günün resmi tatil gününe rastlaması halinde ikinci artırma resmi tatili izleyen ilk iş günü yapılır. Bu halde de 114 üncü madde hükmü uygulanır.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/14 md.) İkinci artırmada mal en çok artıranın üstünde bırakılır. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi şarttır.
Böyle fazla bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.” Şeklinde idi. Fakat geçtiğimiz ocak ayında bu maddeler yürürlükten kaldırılmıştır.