31 Aralık 2012 Pazartesi

Adli Kontrol



Adli kontrol, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş bir koruma tedbiridir. Bilindiği üzere, ceza muhakemesinde, yargılamanın usulüne uygun bir biçimde gecikmeksizin gerçekleştirilebilmesini, maddi gerçekliğe ulaşmak ve ulaşılan gerçeklik doğrultusunda verilmiş olan kararların uygulanabilmesini sağlamak amaçlarıyla, ölçülülük ilkesi de göz önünde bulundurulmak suretiyle, ilk bakışta haklı görünmesi koşuluyla uygulanan, suç işlendiğine ilişkin şüphenin doğduğu andan itibaren, geçici olarak temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran yahut kaldıran önlemlere koruma tedbirleri denilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu 109. Maddede adli kontrolü düzenlemiştir. Adli kontrol müessesi geçtiğimiz aylarda basında 3. Yargı Paketi olarak adlandırılan 6352 sayılı kanun ile değişikliğe uğramış, bu değişiklik çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

Adli kontrol; şüpheli yahut sanığın, tutuklama koşullarının varlığı halinde, ölçülülük ilkesi çerçevesinde, tutuklama ile ulaşılabilecek amaçlara uygun olduğu takdirde, kanunda sayılı bir veya birkaç yükümlülüğe tabi tutulmasıdır. Adli kontrol, tutuklanmayı gerektiren koşulların varlığı halinde, şüpheliye/sanığa daha hafif nitelikte bir tedbir uygulanmasını sağlamak suretiyle, tutuklamaya alternatif olarak getirilmiştir.
Adli kontrol, hukukumuza 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile birlikte girmiş yeni bir kurumdur. Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda tutuklamaya alternatif niteliği taşıyan, tutuklama yerine uygulanabilecek tedbirler mevcut değildi. Mülga Kanun’da, sadece tutuklama kararının infazını erteleyen kefalet verilmesine ilişkin hüküm yer almaktaydı. Buna göre, delillerin karartılmasına veya tanıkların ve bilirkişilerin etki altına alınmasına ilişkin davranışlar dışındaki sebeplerle tutuklama kararı verildiğinde, infazdan kefalet verilmesi şartıyla, vazgeçilebilmekteydi.

Adli kontrol müessesinden herkes yararlanamamaktadır. Bunun koşulları vardır ki, bunlar CMK 109. maddede sayılmıştır. Mevcut CMK 109 hükmü şöyledir:
Madde 109 -  (1) (Değişik fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu Maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında  adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
(4) (Mülga fıkra:02/07/2012-6352 S.K./98.md.) 
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, Maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz.
(7) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.19.md) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında  adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.

Adli kontrol kararına hükmedebilecek merciler ise CMK 110’da düzenlenmiştir. “(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun  içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. 
(3) 109 uncu Madde ile bu Madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.”

Adli kontrol kararının kaldırılması CMK 111’de düzenlenmiştir. “(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu Maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.”

Adli kontrol kararlarına uymamanın sonucunda ne olacağı ise CMK 112. maddede düzenlenmiştir.  Bu hükme göre “(1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. “ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder