24 Aralık 2012 Pazartesi

Suçun Özel Görünüş Biçimleri 2 -İçtima-



İçtima, kelime anlamı olarak “bir araya getirme” ve ya “toplama” anlamını taşır. Kelimenin özünden de anlaşılacağı üzere ceza hukukunda içtima, suçların bir araya gelmesi anlamını taşımaktadır. İçtima, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 42,43 ve 44. Maddelerinde düzenlenmiştir. 42. madde bileşik suç, 43. madde zincirleme suç, 44. madde ise fikri içtima başlıklarını taşımaktadır. İçtima konusunda bahsedilmesi gereken ilk husus gerçek içtima ve fikri içtima ayrımıdır. Gerçek içtima da denilen cezaların birleşmesinde, suçların birleşmesinden farklı olarak, işlenen suçlar birbirlerinden tamamen bağımsızdır ve fail hakkında her bir suç için fiilen uygulanabilen birden çok ceza yaptırımı sözkonusudur. Suçların birleşmesinin dışında kalan durumlarda, ilke olarak birbirinden bağımsız her suç nedeniyle faile ilgili suçun karşılığı olan ceza yaptırımının uygulanması gerekir.  Cezaların birleştirilmesi kuralları, bu gibi durumlarda faile verilecek cezayı belirler. Cezaların birleştirilmesine ilişkin kuralların uygulanabilmesi için öncelikle suçların birleştirilmesi hallerinden birinin bulunmaması, yani birden çok ve birbirlerinden bağımsız suç ve cezaların sözkonusu olması gereklidir. Cezaların birleştirilmesi açısından diğer önemli bir koşul ise, birleştirilecek cezaların infaz edilebilir olmalarıdır. Örneğin, düşme gibi bir nedenle cezanın infazı olanaklı değilse böyle bir ceza hakkında cezaların birleştirilmesi kuralları uygulanamaz. Hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı tamamlanmışsa, bu cezanın içtima işlemine katılması olanaksızdır. Buna karşılık infaz devam etmekte ise, o ceza ile ilgili diğer mahkumiyetinin cezasının içtima ettirilebileceği hususunda hiçbir kuşku yoktur.

Gerçek içtimanın üzerinde durduktan sonra, fikri içtimayı ele alacak olursak Fikrî içtima, tek bir fiille kanunun birden çok hükmünün ihlal edilmesidir. Nitekim TCK. md. 44’te “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren  suçtan dolayı cezalandırılır” hükmüyle, fikrî içtimaya yer verilmiştir. Fikrî içtima da, suçların içtimaı şekillerinden biridir. Zira, tek bir fiille birden çok ihlal gerçekleştirilmiş olmasına rağmen faile tek ceza verilir. Bu düzenleme aynı zamanda fiil sayısının; ihlalin ve dolayısıyla suç sayısının tespitinde dikkate alınamayacağını da gösterir. Fikrî içtimada tek hareketle kanunun birden fazla hükmünün ihlali nedeniyle ortaya çıkan suçlar, birbirinden bağımsızdır. Herhangi bir nedenle ihlal edilen suçlardan biri ortadan kalktığında, failin diğer suçtan sorumluluğu devam eder.

Gerçek içtima ve fikri içtima konularından bahsettikten sonra 5237 sayılı TCK’da içtima başlığı altında düzenlenmiş olan “Bileşik Suç” ve “Zincirleme Suç” kavramlarını inceleyebiliriz. Zincirleme suç TCK md. 43’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza ... artırılır”. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suça yer verilmiştir. Zincirleme suçtan söz edebilmek için, birden fazla suçun varlığı gerekir. Bileşik suçta da birden çok suç söz konusudur. Zincirleme suç da, bileşik suç gibi suçların içtimaının bir şeklidir. Bu suçun varlığı için de, suç sayısını tespit önemlidir. Bir suç işleme kararının icrası kapsamında ya bir kişiye karşı aynı suç birden fazla işlenmeli ya da aynı suç birden fazla kişiye karşı tek bir hareketle işlenmelidir. “Aynı suç”  kavramına suçun basit ya da nitelikli halinin dahil olup olmadığı kanunda belirtilmiştir. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri, aynı suç kapsamında sayılır. Zincirleme suç için aynı suçun birden fazla işlenmesi şarttır. 

Bileşik suçta ise, birden çok norm birleşerek ya bir başka suçun unsurunu oluştururlar ya da biri diğerinin ağırlaştırıcı nedenini oluşturur.  Bileşik suçta kaynaşma tamdır. Bileşik suç, kendisini oluşturan suçlara bölünemez. Nitekim, bileşik suça vücut veren suçlar, bir bütün oluşturduklarından, failin iradesi dışında bir nedenle bileşik suçun tamamlanamaması halinde, fail bünyesinde birleşen suçlara değil, bileşik suça teşebbüs etmiş sayılır. Zincirleme suçta ise, her bir suç bağımsızlığını korur. Zincirleme suç olarak nitelendirilen suçlar, teselsüle dahil son suçun işlendiği yerde tamamlanır; bileşik suçta ise, kendisini oluşturan suçların değil, bileşik suçun kendine özgü sonucunun gerçekleştiği yer ve zamanda işlenmiş sayılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder