Bilindiği üzere hukuki bir uyuşmazlık meydana geldiğinde bunun
çözüleceği yer, yargı organı olan bağımsız mahkemelerdir. Fakat son yıllarda
arabuluculuk üzerinde yoğunlaşıldı. Yasama organı arabuluculuğun yaygınlaşması
için bir kanun tasarısı hazırladı ve neticede haziran ayında bu tasarı
yasalaştı. Arabuluculuk, esasında anlaşmalı boşanma davaları, trafik kazaları,
kat mülkiyeti gibi özel hukuku ilgilendiren konularda taraflar arasında
uzlaşmanın sağlanmasını amaçlıyor.
Arabuluculuğa biraz daha yakından bakacak olursak, dava süreci
başlamadan önce taraflar kendi aralarında anlaşırsa, ortak bir arabulucu
seçerek konuyu adli mahkemeler düzeyinde çözülecek bir sorun haline getirmeden
ortak bir mecrada anlaşıp sorunu çözebilecekler.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 2’de
tanımlar altında arabulucu ve arabuluculuk makamları tanımlanmış. Kanuna göre
arabulucu, Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen
arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi ifade ediyor.
Arabuluculuk ise, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde
bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini
anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için
aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi
almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî
olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmış.
Arabuluculukla çzöümlenmesi kararlaştırılan bir olay sonrası
arabulucuya nasıl müracaat edileceği de yine 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda
Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenmiş. Buna göre, madde 13’te “Taraflar dava
açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda
anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda
aydınlatıp, teşvik edebilir.” diyor. Madde 13/2 de ise “Aksi
kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün
içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.” ifadesi yer
alıyor.
Arabulucunun seçilmesi hususunda madde 14’te “Başkaca bir usul
kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir.” denmekte ve
arabulucunun taraflarca seçilmesi öngörülmektedir.
Bu yasanın kabul edilmesinden sonra hukuk dünyasında büyük bir tartışma
yaşandı. Bu tartışmaların nedeni ise arabuluculuğun anayasaya aykırı olduğu
düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Birtakım düşüncelere göre Arabuluculuk Kanunu,
anayasanın 2,9,138 ve 142. maddelerine aykırıdır. Bu maddelerin yanı sıra,
Arabuluculuk Kanunu’nun, anayasanın 36. maddesine
de aykırı olduğu öne sürülmüştür. 36. maddeye
aykırılığının öne sürülmesinin nedeni ise, 36. maddede geçen “Herkes meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” İlkesinin
ihlali nedeniyledir. Arabuluculuk Kanunu’nun, bu hürriyetin önüne geçtiği savı
öne sürülmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder