20 Eylül 2012 Perşembe

Arabuluculuk


Bilindiği üzere hukuki bir uyuşmazlık meydana geldiğinde bunun çözüleceği yer, yargı organı olan bağımsız mahkemelerdir. Fakat son yıllarda arabuluculuk üzerinde yoğunlaşıldı. Yasama organı arabuluculuğun yaygınlaşması için bir kanun tasarısı hazırladı ve neticede haziran ayında bu tasarı yasalaştı. Arabuluculuk, esasında anlaşmalı boşanma davaları, trafik kazaları, kat mülkiyeti gibi özel hukuku ilgilendiren konularda taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmasını amaçlıyor.

Arabuluculuğa biraz daha yakından bakacak olursak, dava süreci başlamadan önce taraflar kendi aralarında anlaşırsa, ortak bir arabulucu seçerek konuyu adli mahkemeler düzeyinde çözülecek bir sorun haline getirmeden ortak bir mecrada anlaşıp sorunu çözebilecekler.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 2’de tanımlar altında arabulucu ve arabuluculuk makamları tanımlanmış. Kanuna göre arabulucu, Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi ifade ediyor. Arabuluculuk ise, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmış.

Arabuluculukla çzöümlenmesi kararlaştırılan bir olay sonrası arabulucuya nasıl müracaat edileceği de yine 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenmiş. Buna göre, madde 13’te “Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir.” diyor. Madde 13/2 de ise “Aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.” ifadesi yer alıyor.

Arabulucunun seçilmesi hususunda madde 14’te “Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir.” denmekte ve arabulucunun taraflarca seçilmesi öngörülmektedir.

Bu yasanın kabul edilmesinden sonra hukuk dünyasında büyük bir tartışma yaşandı. Bu tartışmaların nedeni ise arabuluculuğun anayasaya aykırı olduğu düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Birtakım düşüncelere göre Arabuluculuk Kanunu, anayasanın 2,9,138 ve 142. maddelerine aykırıdır. Bu maddelerin yanı sıra, Arabuluculuk Kanunu’nun, anayasanın 36.  maddesine de  aykırı olduğu öne sürülmüştür. 36. maddeye aykırılığının öne sürülmesinin nedeni ise, 36. maddede geçen “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” İlkesinin ihlali nedeniyledir. Arabuluculuk Kanunu’nun, bu hürriyetin önüne geçtiği savı öne sürülmüştür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder