Adli kontrol, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş bir
koruma tedbiridir. Bilindiği üzere, ceza muhakemesinde, yargılamanın usulüne
uygun bir biçimde gecikmeksizin gerçekleştirilebilmesini, maddi gerçekliğe
ulaşmak ve ulaşılan gerçeklik doğrultusunda verilmiş olan kararların
uygulanabilmesini sağlamak amaçlarıyla, ölçülülük ilkesi de göz önünde
bulundurulmak suretiyle, ilk bakışta haklı görünmesi koşuluyla uygulanan, suç
işlendiğine ilişkin şüphenin doğduğu andan itibaren, geçici olarak temel hak ve
özgürlükleri sınırlandıran yahut kaldıran önlemlere koruma tedbirleri
denilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu 109. Maddede adli kontrolü düzenlemiştir.
Adli kontrol müessesi geçtiğimiz aylarda basında 3. Yargı Paketi olarak
adlandırılan 6352 sayılı kanun ile değişikliğe uğramış, bu değişiklik çeşitli
tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Adli kontrol; şüpheli yahut sanığın, tutuklama koşullarının varlığı
halinde, ölçülülük ilkesi çerçevesinde, tutuklama ile ulaşılabilecek amaçlara
uygun olduğu takdirde, kanunda sayılı bir veya birkaç yükümlülüğe tabi
tutulmasıdır. Adli kontrol, tutuklanmayı gerektiren koşulların varlığı halinde,
şüpheliye/sanığa daha hafif nitelikte bir tedbir uygulanmasını sağlamak
suretiyle, tutuklamaya alternatif olarak getirilmiştir.
Adli kontrol, hukukumuza 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile
birlikte girmiş yeni bir kurumdur. Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu’nda tutuklamaya alternatif niteliği taşıyan, tutuklama yerine uygulanabilecek
tedbirler mevcut değildi. Mülga Kanun’da, sadece tutuklama kararının infazını
erteleyen kefalet verilmesine ilişkin hüküm yer almaktaydı. Buna göre,
delillerin karartılmasına veya tanıkların ve bilirkişilerin etki altına
alınmasına ilişkin davranışlar dışındaki sebeplerle tutuklama kararı
verildiğinde, infazdan kefalet verilmesi şartıyla, vazgeçilebilmekteydi.
Adli kontrol müessesinden herkes yararlanamamaktadır. Bunun koşulları
vardır ki, bunlar CMK 109. maddede sayılmıştır. Mevcut CMK 109 hükmü şöyledir:
Madde 109 - (1) (Değişik fıkra:
02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü
maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin
tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole
ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla
yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde
düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde
meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol
tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve
gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu Maddeler ile alkol
bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene
tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir
defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği
üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan
silâhları makbuz karşılığında adlî
emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve
ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak
üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince
ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence
vermek.
j) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Belirli bir yerleşim
bölgesini terk etmemek.
l) (Ek bent: 02/07/2012-6352 S.K./98.md.) Belirlenen yer veya bölgelere
gitmemek.
(4) (Mülga fıkra:02/07/2012-6352 S.K./98.md.)
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün
uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya
geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi
sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, Maddenin üçüncü fıkrasının (e)
bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz.
(7) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.19.md) Kanunlarda öngörülen
tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
Adli kontrol kararına hükmedebilecek merciler ise CMK 110’da
düzenlenmiştir. “(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza
hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına
alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında
şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle
veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına
uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu Madde ile bu Madde hükümleri, gerekli görüldüğünde,
görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin
her aşamasında uygulanır.”
Adli kontrol kararının kaldırılması CMK 111’de düzenlenmiştir. “(1)
Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan
sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu Maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde
karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.”
Adli kontrol kararlarına uymamanın sonucunda ne olacağı ise CMK 112. maddede
düzenlenmiştir. Bu hükme göre “(1) Adlî
kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında,
hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii
hemen tutuklama kararı verebilir. “